Monday, October 29, 2012

Barışa Şans Ver!


1950’ler…
1945 yılının ağustos ayında Amerikan Hava Kuvvetleri Hiroşima ve Nagazaki’ye iki atom bombası atarak tarihin en yıkıcı, bir o kadar da utanç erici saldırısına imza attı. Öyle ki yüz binlerce insan öldü; büyük bir kısmı anında, diğerleriyse kısa süre sonra…
Takip eden yıllarda ise radyasyon etkisi nedeniyle on binlerce insan daha yaşamını kaybetti. 1950 yılına gelindiğinde o iki atom bombası 340 bin insanın ölümüne neden olmuştu. Ve tabii nükleer çağın başlamasına…
son 100 yılda teknoloji de ilerledikçe insan hayatına son vermek çok daha kolay olmuştu. Birinci Dünya Savaşı’nda ölen milyonlardan gaz odalarında katledilenlere, Hiroşima ve Nagazaki’de atom bombasıyla paramparça olanlardan uranyum zehirlenmesinden ağır ağır yaşamını kaybedenlere, dünya adeta bir ölüm tarlasına dönüşmüştü. İkinci Dünya Savaşı’nın da ardından barış için bir araya gelmek artık bir zorunluluktu. 1957 yazının sonlarına doğru bir grup İngiliz barış eylemcisi tarafından kurulan the Direct Action Committiee Against Nuclear War/ Nükleer Savaşa Karşı Doğrudan Hareket Komitesi (DAC) tam da bu amacı güdüyordu. Onlara göre bomba üretimi yapan her ülke bir diğer ülkeyi ordusunu güçlendirme konusunda teşvik ediyordu ve İngiltere yüzölçümü sebebiyle birkaç atom bombasıyla yeryüzünden silinebilirdi. Komite sonunda Londra’nın 74 kilometre dışında bir yürüyüş yapmaya karar verdi. DAC radikal insanlardan oluşuyordu ve Aldermaston Yürüyüşü adını verdikleri bu hareket sırasında özellikle bazı işaret ve sloganlar taşımaları gerektiğini düşünüyorlardı.
Kraliyet Sanat Akademisi mezunu Tekstil Tasarımcısı Gerald Holtom nükleer silahlanma konusunda çok ciddi endişeleri olan biriydi. DAC’nin yürüyüşünden haberdardı ve protestocuların taşıması için sembol eskizleri yapıyordu. Başta haç işaretini sembolize etmiş ama sonra fikrini değiştirmişti. Çaresizlik içinde elleri iki yana açık bir adam çizdi önce. Ressam Goya’nın ‘3 Mayıs 1808’ adlı tablosundaki askerlerin ateşine karşılık ellerini iki yana açan köylü figüründen yola çıkmıştı. Sonında ‘nükleer’ (Nuclear) kelimesinin baş harfi N’yle, ‘silahsızlanma’nın (Dİsarmament) ilk harfi olan D’yi bayrak diline (semafor işareti) göre stilize etti, sonra da bunları yeryüzünü simgeleye bir dairenin içine aldı. Holtom yeni tasarımıyla DAC’nin kapısını çaldı. Alçak bir ses tonuyla konuşan bu uzun boylu yakışıklı adam çok heyecanlıydı. Boyanın suya dayanıklı olmasından tutun, pankartların rahat taşınması için hafif olması ve bir lolipopu andırması gerektiğine kadar her detayı düşünmüştü. Kızı Anna’nın yardımıyla atölyesinde 500 lolipop yaptılar.
4 Nisan 1958’de 5000’i aşkın protestocu, ellerinde Holtom’ın yarattığı sembol, Trafalgar Meydanı’ndan Ban the Bomb! / Bombayı yasaklayın! yürüyüşüne katıldılar. Yürüdükçe sayıları arttı. Yolda dans ediyor, şarkı söylüyorlardı. Dördüncü gün 75 kilometreyi bulmuşlardı. Aralarında profesörler, parlamento üyeleri, işçiler, çoluk çocuk herkes vardı. Ve tabii George Haltom’la ailesi de yürüyüşteydi. Yürüyüşten 10 gün sonra Holtom’ın sembolü Amerikalı barışyanlısı Bayard Russtin sayesinde Büyük Okyanus’u geçecekti.
Amerikalı barış aktivisti Ken Kolsbun’ın sembolün ellinci yılında çıkardığı Peace: Biography of a Symbol / Barış: Bir Sembolün Biyografisi kiatabında yazarın belirttiği üzere; “hayatımda en çok sabır ve çabayı bu yürüyüşün hazırlık aşamasında gösterdim” diyen Gerald Holtom bu uğurda özel hayatını ihmal eder olmuştu. Holtom’la on yıl kadar yazışan Kolsbun, tasarımcıın barış işaretinin şeklinden dolayı sonradan pişmanlık duyduğunu söylüyor. Holtom’a göre barış çoşkuyla kutlanması gereken bir şeydi, oysa yaptığı tasarım ümitsizliği çağrıştırıyordu. Bu nedenle aslında sembolün ters çevrilmesi gerekiyordu.
Gerald Herbert Holtom 18 Eylül 1985’te Canterbury, İngiltere’de, 71 yaşında öldü. Vasiyetinde mezar taşına ters çevrilmiş barış işareti kazınmasını istemişti. Mezar taşına iki barış işareti kazındı Holtom’ın, ama her nedense ters değilleridi.
1960’lar… 
Gerlad Holtom’ın “Bombayı Yasaklayın!” sembolü barışın evrensel simgesi haline geliyor, akımlara ilham veriyordu. Aldermaston Yürüyüşü ne ilk ne son protestoydu. 1960’larda Women Strike for Peace / Kadınlar Barış için Grevde (WSP) kuruldu. Dünyayı doğruluğundan şüphe edilmeyecek bir gerçekle yüz yüze getiriyorlardı; annelik. Amerikan kadınlarına bir günlüğüne yaptıkları tüm işleri bırakmaları duyurusunda bulundular. Yaşam ve özgürlük adına ölüme, kedere ve yıkıma karşıydılar. Mesajlarını telefon yoluyla ya da okul ve kilise gruplarıyla yaydılar. Sonuç: 1 Kasım 1961’de ABD çapında 50 bin kadın greve katıldı, 800’ü Beyaz Saray’da grev gözcülüğü yaptı. WSP, bir beyaz güvercinin yanı sıra Holtom’ın sembolünü Amerikan bayrağının üstüne çizmişti.
Aynı dönem bazı gruplar Afro-Amerikalılar için mücadele veriyor, zencilere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasını kınıyordu. 1965’te Alabama’da Martin Luther King’in organize ettiği yürüyüşte coplanan katılımcılara elektrik şoku verildi. Başkan Lyndon B. Johnson Amerika’daki ırkçı ilişkiler konusunda temel değişiklikler yapılması için insan hakları kuruluşlarını harekete çağırdı. 
Ancak aynı Başkan Johnson 1965’te Vietnam ‘hayal kırıklığının’ da temellerinin atılmasını sağladı. ABD Güney Vietnam’a 200 bin tabur gönderidi. 1969’da bu rakam 543 bine çıktı.Amaç demokratik bir Güney Vietnam oluşturmaktı ve Amerika hayatını en uzun soluklu savaşına girmişti. Savaş uzadıkça ve kayıplar arttıkça savaş karşıtı protestolar ve barış işaretleri de artıyordu. Robert Talmanson ile Daniel ve Philip Bergian kardeşler altmışlı yılların savaş karşıtı kahramanarı olurken barış işareti ceket ve tişörtlerde de görülmeye başlandı. 1960’ların ortasında hippi hareketi başladı. Hippi olmak kimseye zarar vermeden istediğin kişi olmaktı. Hippiler ailelerinin çalıştığı yüksek binaları reddettiler. Özgür cinsellikten yanaydılar. Çok şükür ki aynı yıllarda doğum kontrol hapları çıkmıştı piyasaya. Mutluydular ve kimse onları durduramazdı. Komünel bir yaşam sürüyor, ‘psychedelic’ rock dinliyorlardı. O dönemdeki yaygın madde bağımlığıyla (Özellikle LSD) gelişen bu müzik türü ruhlarının ve hayal dünyalarının biryansımasıydı. The Doors, Led Zeppelin, Jimi Hendrix, the Graeful Deadve şahane kadın Janis Joplin hep bu dönemin isimleri. İnsanların bir şeyleri değiştirmek adına hareket ettiği yıllar bu yıllar. Bir de Bob Dylan var örneğin asla unutulmaması gereken.
Hippilerle birlikte barış işareti artık her yerdeydi; bayrak ve rozetlerde, giysilerde, Volkswagen’lerde, fincanlarda, kolyelerde, posterlerde, albüm kapaklarında, gitarlarda, duvar yazılarında…
1970’ler…
Vietnam Savaşı’nın izleri devam ediyordu. 1970’lerde Amerikan Ordusu Kamboçya sınırına birlik gönderince üniversite öğrencileri ülkenin dört bir yanında protesto gösterilerine başladı. Ohio’daki Kent State Üniversitesi’nde protestocular Amerikan anayasasını sembolik olarak yaktılar, şehir merkezindeki bazı binaların camlarını kırdılar. Ohio Valisi’nin talebiyle gelen Ulusal Güvenlik Muhafızları dört öğrenciyi öldürüp birçok öğrenciyi yaraladı. Bazı kurbanlar yanlış zamanda yanlış yerdeydiler, ateş açıldığında bir dersten diğerine geçiyorlardı. Öğretmenler öğrencilere karşı uygulanan şiddeti kınarken yine ellerinde Holtom’ın barış işaretli flamaları vardı. 1973’te ABD Güney Vietnam’dan çekildi ama yarattığı etkiler yıllar boyu unutulmadı.
1970’ler ve barış denince John Lennon’dan bahsetmeden olmaz. Beatles döneminde menajeri Brian Epstein’ın uyarısıyla savaş ve nükleer silahlanma hakkında görüşlerini açıklayamayan Lennon, menajerinin ölmesinden ve Yoko Ono’yla evlenmesinden sonra bu sefer tarihe farklı bir şekilde adını yazdırdı. Amsterdam’da balayı yaptıkları otel odasına basını topladı ve barış çağrısı yaptı. Yoko’yla John yatakta, diğerleri yatağın çevresinde, etrafında çiçekler ve barış işaretleri, Give Peace a Chance / Barışa Şans Tanı şarkısını söyleyip kaydettiler.1971’de yazdığı Imagine, Lennon’ın hayata bakışını gösteriyordu. Açlık, hırs ve şiddet olmayan bir dünya hayal ediyordu. 1980’de bir hayranı tarafından evinin önünde tam kalbinden vurulana dek hep barış için hareket etti. Hayatını barışa adayan adam ne trajik ki vurularak öldürülmüştü.
1980’lerden Günümüze…
Barış işareti 53yıl önce Gerald Holtom tarafından tasarlandığından beri popüler kültürün bir parçası. Müzikten sinemaya, sokak modasından haute coutre’e barış işaretini yaşamımızın her alanında görüyoruz. Yine de bu popülarite sembolünün asıl anlamını unutturmuyor. Bombayı Yasaklayın’ hareketi derinden devam ediyor. 1982’de mesela New York’ta yaklaşık bir milyon gösterici toplanıyor ve BM’nin nükleer silahsızlanma karşısındaki tavrını protesto ediyor. Göstericiler arasında orta yaşlı ev hanımlarından doktorlara avukatlardan bilim insanlarına o kadar farklı yaş ve alanlardan insan var ki… “Radikaller” deyip geçmiyor kimse. 1983’te İngiltere’nin nükleer vadisi olarak bilinen Berkshire’da yapılan gösteriye 80 bin kişi katılıyor ve 22,5 kilometrelik bir zincir oluşturuluyor. Yine 1983’te İngiltere Hyde Park’ta bir milyon nükleer karşıtı gösterici toplanıyor ve Gerld Holtom’ın barış sembolüyle nükleer silahlanmaya son verilmesi çağrısında bulunuyor. 
2003’te ABD ve İngiltere’nin Saddam Hüseyin’i Irak’tan çıkartma girişimi sırasında dünya genelinde savaş karşıtı gösteriler yapılıyor. Hollywood star’ları Holtom’ın tasarımını aksesuarlarında, ceketlerinde, tişörtlerinde kullanıyor. Gap örneğin 2006 yılına girerken hediye paketlerinin üstünde ‘Sevgi ve Barış’ sloganını kullanıyor. Örnekleri saymakla bitmez. Anca şunu biliyoruz; bir avuç liderin yönettiği ve tecrübelerden ders alınmayan bu dünyada huzur ve güven içinde yaşamanın yolu barıştan geçiyor. Yapacağımız; barışa şans vermek…